Bebekleri ve Çocukları Enfeksiyondan Koruma
- Ana Sayfa
- Bebekleri ve Çocukları Enfeksiyondan Koruma
Okula giden çocuklar gitmeyenlere göre daha sık solunum yolu enfeksiyonu geçiriyor. Özellikle okula başlanan ilk yıl daha fazla yaşanan enfeksiyonlar zamanla bağışıklık sisteminin gelişmesiyle azalmaya başlıyor. Kreşe giden bir çocuk nerdeyse ayın 10 gününü hasta olarak geçirebiliyor.
Çocuğunuza el yıkama alışkanlığı kazandırın.
Kreş ve okul ortamında mikroplar damlacık, hava yolu, temas veya oral yolla bulaşmaktadır. Okul ortamında hasta çocukla direk temas, hasta olan bir çocuğun hapşırması- öksürmesi ile mikropların havaya salınması veya ortamda, gıdalarda bulunan mikropların eller vasıtasıyla vücuda girmesi sonucu enfeksiyon hastalıkları hızla yayılabilmektedir.

Enfeksiyonların bulaşmasını önlenmede en önemli noktalardan biri el temizliğidir. Anne babaların çocuklarına el yıkama alışkanlığını kazandırmaları gerekmektedir. Bu yüzden;
• Okula girmeden önce ve çıkarken
• Yemekten önce ve sonra,
• İlaç veya şurup içmeden önce ve sonra
• Ortaklaşa su ile yapılan aktivitelerden önce ve sonra
• Tuvaletten sonra
• Vücut sıvıları ile temas sonrası (kan, mukus, kusmuk, balgam)
• Hayvanlar ile temas sonrası, hayvan kümesleri veya kafesleri ile temas sonrası
• Oyun parkında veya alanında oynadıktan sonra
• Çöp veya çöp kutuları ile temas sonrasında eller su ve sabunla yıkanmalıdır.
• Çocuğunuzun ellerini ıslak mendille temizlemeyin
Kreş ve okullarda kapı kolları, tuvalet lavaboları, yazı tahtaları, yemek masaları, lavabolar, bilgisayar klavyeleri gibi sık temas edilen yüzeyler mikrop kaynağı olabilmektedir. Bu yüzden anne babaların çocuklarına el yıkama alışkanlığı edindirmeleri enfeksiyonlardan korunmak için en önemli basamaktır. Islak mendille ellerin silinmesi el hijyeni sağlamaz hatta mikrobun bir elden diğer ele bulaşmasına bile neden olabilmektedir. Islak mendil sadece kirlerin temizlenmesinde kullanılmalı, sonrasında eller su ve sabun ile yıkanmalıdır.
• Çocuğunuzu bu önlemlerle enfeksiyonlardan koruyun
• Çocuğunuza el yıkama alışkanlığı edindirin.
• Çocuklara hapşırma veya öksürme sırasında ağızlarını kolları ile kapatmaları öğretilmeli Böylece damlacık yolu ile mikropların bulaşmaları önlenebilir.
• Çocuklara düzenli diş fırçalama alışkanlığını kazandırılmalıdır.
• Sağlıklı ve dengeli beslenmelerine dikkat edilmelidir.
• Çocukların egzersiz yapmaları sağlanmalı, bunun için sevdikleri bir spor faaliyetine düzenli olarak devam ettirilmelidir.
• Düzenli olarak uyumaları sağlanmalıdır.
• Çocukların aşılarının tam olması sağlanmalı, yıllık grip aşılarının yapılmasına dikkat edilmelidir.
Anne ve babalar ev içinde ve balkonda sigara içmemeli hatta anne ve babaların hiç tütün alışkanlığı olmamalıdır.
• Ev ortamının uygun sıcaklık ve nem oranında olması sağlanmalı ve ev düzenli olarak havalandırılmalıdır.
• Okulda karşılaşabileceği enfeksiyonlardan korunmayı öğretin.
Çocuğun enfeksiyonlardan korunabilmesi için zamanının büyük bir çoğunluğunu geçirdiği okul ve kreşlerde de önlemlerin alınması gerekmektedir. Okul ve kreşte görevli olan öğretmenler veya bakıcıların çocukların el yıkama alışkanlığını gözlemlemesi önemlidir. Enfeksiyonluçocukların okula devam edip etmemeleri kontrol edilmeli, çocuklarla teması olan bakıcı, öğretmen ve diğer personelin boğmaca, grip, kızamık, suçiçeği gibi hastalıklara karşı aşılı olduklarından emin olunmalıdır. Kreş ve okulda çalışanlar çok fazla takı takmamalı, yapay ve uzun tırnak kullanmamalı ve tırnakları kısa kesilmiş olmalıdır.
Mikroplar nemli ortamlarda çok kolay ürerler. Özellikle kapı kolları, tuvaletler, oyun sahaları, oyuncaklar, oyun masaları, ayakkabı ile dolaşılan yüzeyler, yemekhane masaları, çatal, bıçak, kaşıklar, su bardakları, yemek tepsileri ve benzeri eşya ve aletler mikrop kaynağı olabilir. Bu yüzden bunların temizlenmesi gerekli ise dezenfekte edilmesi sağlanmalıdır.
Kreş ve okullarda oyuncaklar yıkanabilen veya silinebilen maddelerden yapılanlardan seçilmelidir. Oyuncaklarda mikrop kaynağı olabilir. Her sınıfın ayrı bir oyun ve oyuncak takımı olmalı, sınıflar arasında mümkün ise oyuncak paylaşımı olmamalıdır.
KREŞ VE OKULLARDA ENFEKSİYONLARDAN KORUNMA
Kreş ve okula giden çocuklar kreşe ve okula gitmeyen yaşıtlarına göre daha sık solunum yolu enfeksiyonu geçirebilirler. Özellikle kreşe veya okula başladıkları ilk yıl içinde enfeksiyonlar daha sık görülmektedir. Zamanla çocuğun bağışıklık sistemi gelişir ve enfeksiyon sıklığı giderek azalır.
Kreş ve okul ortamında mikropların temel bulaşma yolları şunlardır:
a) damlacık veya hava-yolu ile bulaş; bu bulaş yolunda hasta çocuğun konuşması, hapşurması veya öksürmesi sonucu havaya salınan mikrop taşıyan damlacıkların sağlam çocuk tarafından teneffüs edilmesi sonrasında bulaş meydana gelir
b) temas yolu ile bulaş; bu bulaş yolunda; hasta bireyden çevreye yayılan damlacıklara temas veya hasta birey ile yakın temas sonrasında bulaş meydana gelir,
c) fekal-oral yol ile bulaş; çevreye veya gıdalara bulaşmış olan mikropların eller vasıtasıyla ağız yolu ile alınması sonrasında bulaş meydana gelir.
Anne ve Babalar Enfeksiyonları Önleme İçin Neler Yapabilir?
İlk önce çocuklarına el yıkama alışkanlığını kazandırmaları gerekmektedir. Kreş ve okullarda kapı kolları, tuvalet lavaboları ve kapı kolları, yazı tahtaları, yemek masaları, lavabolar, bilgisayar klavyeleri gibi sık temas edilen yüzeyler mikrop kaynağı olabilmektedir. Bu yüzden aşağıdaki durumlarda mutlaka eller su ve sabun ile yıkanmalıdır.
Okula veya kreşe girmeden önce ve çıkarken, yemekten önce ve sonrasında, ilaç veya şurup içmeden önce ve sonra, ortaklaşa su ile yapılan aktivitelerden önce ve sonra, tuvaletten sonra, vücut sıvıları ile temas sonrası (kan, mukus, kusmuk, balgam vb), hayvanlar ile temas sonrası, hayvan kümesleri veya kafesleri ile temas sonrası, oyun parkında veya alanında oynadıktan sonra, çöp veya çöp kutuları ile temas sonrasında.
Anne ve babalar çocuklarına hapşırma veya öksürme sırasında ağızlarını kolları ile kapamalarını öğretmelidir, böylece damlacık yolu ile mikropların bulaşmaları önlenebilir.
Anne ve babalar çocuklarına düzenli diş fırçalama alışkanlığını kazandırmalıdır.
Çocukların sağlıklı bir birey olabilmeleri için sağlıklı ve dengeli beslenmelerine dikkat edilmelidir.
Çocukların eksersiz yapmaları sağlanmalı, bunun için sevdikleri bir spor faaliyetine düzenli olarak devam ettirilmelidir.
Düzenli olarak uyumaları sağlanmalıdır.
Son olarak çocukların aşılarının tam olması sağlanmalı, yıllık grip aşılarının yapılmasına dikkat edilmelidir.
Anne ve babalar ev içinde ve balkonda sigara içmemelidirler. Hatta anne ve babaların hiç tütün alışkanlığı olmamalıdır.
Ev ortamının uygun sıcaklık ve nem oranında olması sağlanmalı ve ev düzenli olarak havalandırılmalıdır.
*Islak mendil ile ellerin silinmesi ile el hijyeni sağlamaz, hatta mikrobun bir elden diğer ele bulaşmasına bile neden olabilir, ıslak mendil sadece kirlerin temizlenmesinde kullanılmalı, sonrasında eller su ve sabun ile yıkanmalıdır.
Kreş ve Okul Ortamında Alınması Gereken Önlemler
Okul ve kreşte görevli olan öğretmenler veya bakıcılar yukarıda bahsedilen el-yıkama alışkanlığının edinilmesi ve bunlara uyum gösterilmesine özen göstermelidir. Görevliler hasta ve enfeksiyonu olan çocukları belirlemeli ve bunların okula veya kreşe devam edip etmemeleri konusunda sağlık görevlilerinden bilgi alarak karar vermelidirler. Çocuklarla teması olan bakıcı, öğretmen ve diğer personelin boğmaca, grip, kızamık, suçiçeği gibi hastalıklara karşı aşılı olduklarından emin olunmalıdır. Düzenli olarak bu kişilerin aşılarını yaptırdıkları takip edilmelidir. Kreş ve okulda çalışanlar çok fazla takı takmamalı, yapay ve uzun tırnak kullanmamalı ve tırnakları kısa kesilmiş olmalıdır.
Mikroplar nemli ortamlarda çok kolay ürerler. Özellikle kapı kolları, tuvaletler, oyun sahaları, oyuncaklar, oyun masaları, ayakkabı ile dolaşılan yüzeyler, yemekhane masaları, çatal, bıçak, kaşıklar, su bardakları, yemek tepsileri ve benzeri eşya ve aletler mikrop kaynağı olabilir. Bu yüzden bunların temizlenmesi gerekli ise dezenfekte edilmesi sağlanmalıdır.
Kreş ve okullarda dezenfekte edilmesi gereken alanlar içinde tuvaletler, bez değiştirme alanları, kapı kolları, su sebilleri, lavabolar, tuvalet zeminleri, kan, dışkı, mukus ve sekresyon bulaşan yüzeyler sayılabilir.
Kreş ve okullarda oyuncaklar yıkanabilen veya silinebilen maddeden yapılanlardan seçilmelidir. Oyuncaklarda mikrop kaynağı olabilirler. Her sınıfın ayrı bir oyun ve oyuncak takımı olmalı, sınıflar arasında mümkün ise oyuncak paylaşımı olmamalıdır.
Kreş ve Okullarda Dikkate Edilmesi Gereken Temizleme ve Dezenfeksiyon Önlemleri
Yemeklerin hazırlandığı yüzeyler yemek öncesi ve sonrasında temizlenmeli ve sanitize edilmelidir.
Yemek tabakları, bıçak, çatal ve benzeri aletler yemek sonrasında yıkanmalı ve sanitize edilmeli (bulaşık makinesi)
Yemekhane masaları, tepsiler ve yüzeyler yemek öncesi ve sonrasında temizlenmeli ve sanitize edilmelidir
Yemekhanede kullanılan malzemeler gün sonunda temizlenmeli ve deterjan ile yıkanmalıdır.
Yemekhane veya okulda bulunan buzdolapları aylık olarak temizlenmelidir.
Plastik ve ağıza alınan oyuncaklar günlük olarak temizlenmelidir, yıkanmalıdır.
Emzikler günlük olarak temizlenmeli ve yıkanmalıdır.
Kapılar, kapı kolları ve kabinler günlük olarak temizlenmeli ve deterjanla silinmelidir.
Okul ve kreş zeminleri günlük temizlenmelidir
Yıkanabilen oyuncaklar, elbiseler ve pijamalar, oyun ve aktivite alanları haftalık temizlenmelidir.
Su sebilleri günlük temizlenmelidir.
Telefon veya klavyeler günlük temizlenmelidir.
Tuvaletler, tuvalet lavaboları, klozetler, ve tuvalet zeminleri günlük dezenfekte edilmelidir.
Çocukların uyudukları yatak örtüleri, yorgan örtüleri, çarşaflar ve kılıflar haftalık yıkanmalıdır.
Yorgan veya battaniyeler aylık yıkanmalıdır.
10 Soruda Çocuklarda Enfeksiyondan Koruma Yolları
Kış mevsimiyle birlikte çocuklarda solunum yolu enfeksiyonlarını çok sık görüyoruz. Bunlar çoğunlukla Respiratuar Sinsisyal Virüs (RSV), influenza, adenovirüs, metapnömovirüs, bocavirüs gibi enfeksiyonlar. Kovid-19 vakalarında da son dönemde hafif bir artış söz konusu. Bakteri grubu olarak da halk arasında beta veya son zamanlarda Strep-A adıyla bilinen A grubu beta-hemolitik streptokok enfeksiyonlarını da görüyoruz. Bu hastalıklarla ilgili geçen haftalarda hastanelerimize yoğun başvuru olmuştu ama bu hafta itibarıyla vakalarda biraz daha azalma gözlemliyoruz.
Pandemide alınan önlemler solunum yolu enfeksiyonlarını çok azaltmıştı. Bireysel önlemlerin gevşemesi, mevsimsel etki, okulların açılması gibi etkenlerle bu hastalıkları yoğun şekilde görmeye başladık. Fakat klinik bulgu olarak çocukların solunum yolu enfeksiyonlarından daha yoğun etkilendiğini söylemek mümkün değil. Çocuklar, daha önceki yıllarda da gördüğümüz oran ve ağırlıkta hastalanıyor.
RSV, 6 aydan küçük bebekleri çok daha ağır etkileyen bir hastalık, bronşit ve zatürreye yol açabiliyor. Çocuk ne kadar küçükse hastalık o kadar ağır seyrediyor, hastaneye yatışa neden oluyor. Bu nedenle şu dönemde en önemli, riskli gördüğümüz enfeksiyon RSV. Hastalık genellikle yüksek ateş, hırıltı, öksürük, nefes darlığı, solunum yetmezliği gibi bulgulara neden oluyor.
Strep-A bir bakteri ve antiboyitikle tedavi ediliyor. Aslında ilk kez gördüğümüz, yabancı bir enfeksiyon etkeni değil toplumumuzun yıllardır beta olarak bildiği hastalık. Şu an hastalığın görülmesi şaşırtıcı değil ve 'Strep-A vakalarında artış var' gibi bir şey söylenemez. Pandemi öncesi ne kadar artış görüyorsak yine aşağı yukarı aynı artışla karşılaşıyoruz.
Beta, çocuklarda 'faranjit' dediğimiz yüksek ateş, boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, boyundaki lenf bezlerinin büyümesi gibi bulgulara yol açıyor. Baş-karın ağrısı, kusma gibi belirtiler ve toplumun 'kızıl' olarak adlandırdığı döküntüler de görülebiliyor. Bazen streptokoksik toksik şok sendromu ve 'nekrotizan fasiit' dediğimiz, ağır tabloya yol açan invaziv hastalıklara da sebep olabiliyor.
Yaşanan çocuk ölümleri endişe yaratıyor. Benzer durum şu an için ülkemizde söz konusu değil. Fakat başka ülkelerde yaşanması elbette uyarıcı olmalı, bu enfeksiyonlar daha dikkatli tedavi edilmeli. Çocuk ölümleriyle neden karşılaşıldığı şu an kesin olarak bilinmiyor ama çeşitli ihtimaller üzerinde duruluyor. Bunlardan biri daha virülan, saldırgan, daha çok hastalık yapma, ölüme neden olma yeteneği olan bir bakteri türü dolaşıma girmiş olma ihtimali. Fakat henüz kesin bir kanıt yok. Bunun dışında çok sayıda virüs enfeksiyonu olduğu için bazı hastalar gözden kaçmış, tedavileri zamanında başlamamış olabilir.
Ayrıca yoğun virüs enfeksiyonları nedeniyle çocukların bağışıklığının düşmesi ve bakteri enfeksiyonunun daha ağır seyretmesi de ihtimal dahilinde. Üstünde çok durulan bir başka olasılık da çocukların pandemide çok izole kalması ve birçok enfeksiyonla karşılaşmamasının bağışıklık yanıtlarını düşürdüğü yönünde. Şu an sadece ihtimaller değerlendirilse de zaman içerisinde kesin nedeni anlaşılacaktır.
Ülkemizde Ulusal Aşı Takvimi'nde su çiçeği aşısı da bulunuyor. Şu an tek doz yapılan bu aşı oldukça etkili ama buna rağmen aşı olmuş çocuklarda da daha hafif seyreden şekliyle su çiçeğini görebiliyoruz. Çok bulaşıcı olduğu için çocuğun çevresindeki diğer kişilerin de hastalığa yakalanma ihtimali yüksek. Ülkemizde şu an su çiçeğinde ciddi bir vaka artışı, bir salgın söz konusu değil. İlerleyen dönemde de aşılaması yapıldığı için böyle bir durum yaşanması beklenmiyor.
Enfeksiyonlardan bütünüyle korunmak mümkün olmasa da maske, mesafe, hijyen kurallarına uymak çok önemli. Bu önlemlere uyulursa hastalıkların görülme sıklığı çok azalacaktır. Çocuklarımızın iyi beslenmesi, düzenli uyku uyuması da hastalıklardan korunmak için son derece önemli. Ayrıca çocuklarımızın aşılarını yaptırmalıyız. Aşılar sayesinde hastalıklara daha az yakalanılıyor, yakalanılsa bile daha hafif geçiriliyor.
Ulusal Aşı Takvimi'nde yer alan bütün aşıları zaten çocukların olması gerekiyor. Fakat bunun yanı sıra riskli gruplara önerilen influenza (grip) aşıları 6 aydan büyük bütün çocuklara da yapılabiliyor, yaklaşık yüzde 70 oranında koruma sağlıyor. Aşılar zatürre başta olmak üzere pek çok hastalığı da önlüyor. Bu nedenle çocuklar için de grip aşılarının mutlaka yaptırılmasını öneriyorum.
Bunun dışında ülkemizde 12 yaş üzerindeki herkes Kovid-19 aşısını olabiliyor. Bu aşının da enfeksiyona karşı koruyuculuğu var.
Maske, enfeksiyonlara karşı koruyucu, 3 yaşından büyük çocukların maskeyi rahatlıkla kullanabildiğini biliyoruz ama bu konuda okul ve öğretmenlerin kendi içlerindeki durumu değerlendirerek karar almalarını tavsiye ediyorum. Sınıf mevcudiyeti, sınıfın büyüklüğü, havalandırma durumu, ders ve teneffüs süreleri dikkate alınarak karar verilmesinde fayda var. Eğer uygulanabiliyorsa bu dönemde maske kullanımı mutlaka enfeksiyon sıklığını azaltacaktır."